Samsun’da bir psikolog olarak danışma seanslarımda sıkça duyduğum, acı verici ve yanıltıcı bir soru vardır: “Neden bir eziğim?” Bu soru, genellikle bir başarısızlık, bir hayal kırıklığı veya sadece hayatın getirdiği zorluklar sonrası ortaya çıkar. Ancak bu ifade, kişinin yalnızca yaşadığı durumu değil, aynı zamanda benliğinin temelini sorguladığını gösterir. “Eziğim” etiketi, kişinin öz değerine yönelik bir saldırıdır ve bu inanç, yaşamının her alanını olumsuz etkileyebilir. Bu blog yazısında, bu düşüncenin altında yatan psikolojik kökenleri, bu düşünceyle nasıl başa çıkılacağını ve bir “ezik” olmanın aslında bir etiket değil, bir düşünce biçimi olduğunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
“Eziğim” İnancının Psikolojik Kökenleri
“Neden bir eziğim?” sorusu, genellikle derinlerde yatan psikolojik dinamiklerin bir yansımasıdır.
- Düşük Benlik Saygısı ve Yetersizlik Şeması:
- Bu düşüncenin en temelinde düşük benlik saygısı yatar. Kişi, kendini yeterli, değerli veya başarılı bulmadığında, yaşadığı en ufak bir başarısızlık bile bu inancını doğrular nitelikte algılanır. Çocuklukta yaşanan eleştiriler, sürekli kıyaslanma veya başarıya koşullu sevgi, “yetersizlik” şeması olarak adlandırılan bu temel inancın oluşmasına neden olabilir. Bu şema, kişinin kendini içsel olarak “arızalı” veya “bozuk” hissetmesine yol açar.
- Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları):
- Düşünce hataları, bu tür inançları besleyen yakıtlardır. Kişi, olumsuz bir olayı abartma, aşırı genelleme veya siyah-beyaz düşünme eğiliminde olabilir.
- Aşırı Genelleme: Bir iş görüşmesinde başarısız olmak, “Ben her zaman başarısızım, bu yüzden bir eziğim” şeklinde yorumlanabilir.
- Siyah-Beyaz Düşünme: Ya hep ya hiç düşüncesiyle, “Ya mükemmelimdir ya da tam bir fiyaskoyum” şeklinde bir algı gelişir.
- Felaketleştirme: En ufak bir olumsuzluk, “Bu, hayatımın sonu olacak” şeklinde felaketleştirilir. Bu düşünce hataları, kişinin kendisi hakkında olumsuz sonuçlar çıkarmasına neden olur.
- Düşünce hataları, bu tür inançları besleyen yakıtlardır. Kişi, olumsuz bir olayı abartma, aşırı genelleme veya siyah-beyaz düşünme eğiliminde olabilir.
- Sosyal Karşılaştırma ve Medya Baskısı:
- Sosyal medyanın ve modern dünyanın getirdiği baskı, insanların sürekli olarak başkalarının “mükemmel” hayatlarıyla kendi hayatlarını kıyaslamasına neden olur. Başkalarının başarıları, ilişkileri ve mutlulukları, kendi eksikliklerinin birer kanıtı gibi algılanabilir. Bu durum, bireyin kendini sosyal olarak “geride kalmış” veya “ezik” hissetmesine yol açar.
- Duygusal Tepkiler ve Dış Etkenler:
- Kaygı ve Depresyon: Kaybetme hissi, çoğu zaman depresyon veya anksiyete semptomlarıyla yakından ilişkilidir. Bu durumlar, kişinin olaylara olumsuz bir çerçeveden bakmasına ve kendini değersiz hissetmesine neden olabilir.
- Önemli Bir Kayıp: Bir ilişkinin bitmesi, işten çıkarılma veya önemli bir başarısızlık gibi büyük bir kayıp, kişinin öz güvenini zedeleyerek “ezik” inancını tetikleyebilir.
“Eziğim” İnancının Hayatımıza Etkileri
Bu inanç, sadece bir duygu olmaktan öte, kişinin hayatının her alanını kontrol altına alabilir ve yıkıcı sonuçlar doğurabilir:
- Pasifleşme ve Eylemsizlik: Madem zaten “eziğim,” neden çabalayayım ki? Bu düşünce, kişiyi yeni denemelerden, risk almaktan ve potansiyelini gerçekleştirmekten alıkoyar.
- Sosyal İzolasyon: Kendini yetersiz hisseden kişi, arkadaşlıklar kurmaktan veya sosyal ortamlara girmekten kaçınabilir. “Benim gibi birini kimse sevmez” gibi düşünceler, yalnızlığı pekiştirir.
- İlişki Problemleri: “Ezik” inancı, ilişkilerde sürekli onay arayışına, kıskançlığa veya aşırı bağımlılığa neden olabilir. Bu düşünceler, partnerle sağlıklı bir ilişki kurmayı zorlaştırır.
- Duygusal Sıkıntı: Kendini sürekli olarak bu şekilde etiketlemek, kronik üzüntü, umutsuzluk ve değersizlik hislerine yol açar. Bu da zamanla depresyonu derinleştirebilir.
“Eziğim” Düşüncesiyle Başa Çıkma Yolları
Bu yanıltıcı düşünceyle başa çıkmak bir süreçtir ve profesyonel destekle çok daha etkili olabilir. Samsun psikolog olarak, bu süreçte danışanlarıma rehberlik ettiğim bazı önemli adımlar şunlardır:
- Düşüncelerinizi Fark Edin ve Sorgulayın (Bilişsel Yeniden Yapılandırma):
- Kendinize “ezik” dediğiniz anı yakalayın. O düşünceyi bir etiket değil, sadece bir varsayım olarak görün.
- Kanıt arayın: Bu inancınızın gerçek olduğuna dair somut kanıtlar neler? Bir başarısızlık, tüm hayatınızı tanımlar mı? Hayatınızdaki başarıları ve olumlu deneyimleri düşünün.
- Alternatifler bulun: “İş görüşmesinde başarısız oldum” yerine “Bu iş benim için doğru değildi. Bir sonraki denememde daha iyi hazırlanabilirim” gibi daha gerçekçi ve yapıcı ifadeler kullanın.
- Öz Şefkat Geliştirin:
- Kendinize bir arkadaşınıza davranır gibi davranın. Bir arkadaşınız başarısız olduğunda ona “Sen bir eziksin” der miydiniz? Muhtemelen hayır. Ona destek olur ve cesaret verirdiniz. Aynı şefkati kendinize de gösterin.
- Unutmayın, her insan hata yapar ve başarısızlık yaşar. Bu, insan olmanın bir parçasıdır ve sizi değersiz kılmaz.
- Küçük Başarılar Yaratın:
- Büyük hedefler yerine, her gün başarabileceğiniz küçük hedefler belirleyin. Örneğin, “Spor salonuna gitmek” yerine, “15 dakika yürüyüş yapmak” gibi küçük adımlar atın. Bu küçük başarılar, öz güveninizi yeniden inşa etmenize yardımcı olacaktır.
- Samsun’da bir sahil yürüyüşü yapmak, yeni bir tarif denemek veya uzun zamandır ertelediğiniz bir işi bitirmek gibi eylemlerle başlayabilirsiniz.
- Hedeflerinizi Gözden Geçirin:
- Belki de “ezik” hissiniz, gerçekçi olmayan hedeflerden kaynaklanıyordur. Başkalarının beklentilerini değil, kendi değerlerinize ve isteklerinize uygun hedefler belirleyin.
- Profesyonel Destek Alın:
- Eğer bu inançlar hayatınızı ciddi şekilde etkiliyorsa, bir psikologdan destek almak en doğru adımdır.
- Bir Samsun psikolog, bu düşüncelerin altında yatan temel şemaları (yetersizlik, terk edilme vb.) belirlemenize, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi yaklaşımlarla bu düşünce kalıplarını değiştirmenize ve kendinize olan saygınızı yeniden inşa etmenize yardımcı olabilir. Terapi, kendinizi daha objektif görmenizi ve geçmişin izlerini silmenizi sağlar.
Sonuç: Ezik Olmak Bir Etiket Değil, Bir Düşünce Biçimidir
“Neden bir eziğim?” sorusu, aslında “Neden kendime bu kadar haksızlık ediyorum?” sorusunun bir yansımasıdır. Kimse doğuştan “ezik” olarak etiketlenmez. Bu, yaşam deneyimlerimiz ve düşünce biçimimizle inşa ettiğimiz bir etiketlerdir. Samsun’da bir psikolog olarak, bu tür inançların ne kadar yorucu ve kısıtlayıcı olduğunu biliyorum. Ancak bu inançlardan özgürleşmek, kendi değerimizi dışsal başarılar yerine içsel gücümüze ve insanlığımıza bağlamak mümkündür.
Unutmayın, yaşadığınız başarısızlıklar kim olduğunuzu tanımlamaz. Onlar sadece birer deneyimdir. Kendinize karşı daha nazik olmak, düşüncelerinizi sorgulamak ve gerekirse profesyonel yardım almak, kendinize verebileceğiniz en değerli hediyedir. Ezik olma hissiyle mücadele etmek bir zayıflık değil, kendini iyileştirme yolunda atılan en cesur adımlardan biridir.